Şu günler zeytin-zeytinyağını en çok konuştuğumuz günler… Ve zeytinyağı üzerine söylenecek o kadar söz var ki.
En sık karşılaştığım soruların başında “Zeytinin değerini insanlara nasıl anlatacağız?” geliyor, sonra da “Zeytincilikte nasıl başarılı oluruz?” sorusu peşi sıra…
Ben de bu soruyu sevgili Mücahit Taha Özkaya Hocama sordum...
Bana bir hikaye anlattı:
***
Çocuk babasına “Zeytinin Değeri Nedir?” diye sorar.
Baba cevap vermek yerine “Al bu zeytinyağını pazara satmaya götür, fiyatı soranlara İki parmağını kaldır ve bir şey söyleme” der.
Çocuk pazara gider ve bir kadın sorar; “Bu zeytinyağı ne kadar, onu yemekte kullanmak isterim” diye sorar. Çocuk iki parmağını kaldırır.
Kadın “İki dolar mı? Alıyorum” der. Eve dönen çocuk babasına “Bir kadın iki dolar paha biçti” der.
Babası bu sefer çocuğa, zeytinyağını alıp bir zeytinyağı tüccarına götürmesini ve fiyatı soranlara da sadece iki parmağını kaldırmasını söyler.
Çocuk zeytinyağı tüccarına gider ve bir adam zeytinyağını almak istediğini söyler.
Çocuk iki parmağını kaldırır. Adam, “20 dolar mı? Alıyorum” der. Çocuk şok olur ve eve koşar. Babasına “Bir adam bu zeytinyağını 20 dolara almak istiyor” der.
Babası oğlum son olarak bu zeytinyağını “Profesyonel Zeytinyağı Tadımcısı”na götürmeni istiyorum. Eğer fiyatını sorarsa da yine iki parmağını göster der. Çocuk, Zeytinyağı Tadımcısına zeytinyağını tattırır...
Tadımcı “Bu zeytinyağı muhteşem. Bundan almak istersem fiyatı ne kadar?” diye sorar. Çocuk iki parmağını kaldırır. “200 dolar mı? Alıyorum” der. Çocuk ne diyeceğini bilemez ve babasına koşar.
“Baba bir adam bu zeytinyağını, 200 dolara almak istiyor” der.
Baba oğluna döner ve şöyle der: “Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bilen anlar ve onun değeri, bilenin yanında kıymetlidir.”
***
Prof. Dr. Özkaya diyor ki : Dünyada dış ticarete konu olan zeytinyağı çok az olduğu halde bunun büyük bir kısmı ucuz İspanyol ve/veya gurme İtalyan zeytinyağıdır. Zeytin gen kaynakları açısından zengin olan ülkemiz, yerel çeşitlerimizin üstün özelliklerini (özellikle sağlık açısından) ortaya çıkarmış olarak farklı bir kulvar oluşturup “Sağlık için Zeytinyağı” olarak pazarlama yolunu seçmelidir.
Böylece zeytin meyvesi hak ettiği değere kavuşmalıdır. Zeytin meyvesi içinde bulunan sağlık bileşenlerinde en az kaybın olduğu sofralık zeytin işleme teknolojisi ile de benzer bir ihracat modeli oluşturabilir.
Şu an mevcut sofralık zeytin üretim yöntemleri içinde yer alan Naturel Sofralık Zeytin işleme yöntemi ile elde edilen zeytinler doğrudan değil “Turkish Breakfast” konsepti içinde pazarlanmalıdır. Bunun için otellerimizde başlayacak olan sürecin turizm tanıtımları ile devam etmelidir.
Mısır gevreği nasıl TV film ve dizileri ile kahvaltılarımıza dahil olduysa zeytin de Turkish Breakfast konsepti ile pazarlanmalıdır. Sonuç olarak ülkemiz zeytincilik sektörü yeni baştan planlanmalı ve zeytinyağında “Sağlık için Zeytinyağı”, sofralık zeytinde ise “Turkish Breakfast” üretimine ve pazarlanmasına geçmelidir. Bu hem ülkemiz hem de insanlık için gitmemiz gereken bir yoldur.
Hoca ile uzun uzun konuştuk. Yazacak daha çok şey var.
Ama şimdi bir dilekle bitirelim bu yazıyı:
Hayat boyu başarılarınızın bir zeytin ağacı kadar köklü ve sağlam, Mutluluklarınızın yeni filizlenen yemyeşil bir zeytin dalı gibi sürekli, Yaşamınızın zeytinyağı ile daha sağlıklı ve güzel olması dileğiyle...
Commentaires